- sürekli olmayan
- nepayîdar
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
gelip geçici — is. Sürekli olmayan, kısa süreli şey … Çağatay Osmanlı Sözlük
hakikatsiz — sf. Yakınlığı ve bağlılığı sürekli olmayan, vefasız Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hakikatsiz çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zail — sf., esk., Ar. zāˀil Yok olan, ortadan kalkan, sürekli olmayan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller zail olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
temelli — sf. 1) Herhangi bir nitelikte temeli olan Sağlam temelli bir yapı. 2) mec. Geçici olmayan, sürekli, kalıcı, devamlı, daimî Sermet Muhtar, Akşam gazetesinin temelli imzalarından biri oldu. Y. Z. Ortaç 3) zf., mec. (te melli) Sürekli olarak 4) zf … Çağatay Osmanlı Sözlük
bildirim ödencesi — is., tic. Süresi belli olmayan sürekli iş sözleşmelerinin daha önce bildirim yapılmaksızın yürürlükten kaldırılması sebebiyle yükümlü olanlarca karşı tarafa verilmesi zorunlu olan ödence, ihbar tazminatı … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynuzlugiller — is., ç., hay. b. Keçi, koyun, sığır ve antilopları içine alan, içi boş olan boynuzları sürekli kalan ve dallı olmayan, omurgalıların memeliler sınıfı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayalperest — sf., esk., Ar. ḫayāl + Far. perest Sürekli hayal kuran, hep hayal peşinde koşan (kimse), düşçü, hayalperver Hiç tecrübesi olmayan, yaşı küçük, fazla hayalperest bir çocuğa bunlar nasıl anlatılabilir?. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünsüz — sf. 1) Ünü olmayan, gösterişsiz, şöhretsiz 2) is., dbl. Ses yolunda bir engele çarparak çıkan ses, sessiz, sessiz harf, konson, konsonant Birleşik Sözler ünsüz benzeşmesi ünsüz düşmesi ünsüz göçüşmesi ünsüz ikizleşmesi ünsüz tekleşmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir … Çağatay Osmanlı Sözlük